21 Kasım 2010 Pazar

bu ülkede sorular sorulur ama birçoğu yanıtsız bırakılır

nadiren evde geçirdiğim cumartesi günlerinden biri daha.
pek birşey yapmadan, daha doğrusu yapamadan harcadım gitti bugünü de. bir gün daha eksildi ömrümün takviminden.
bu aralar "zaman" kavramı ile kafayı bozmuş durumdayım yine. zamanı ne kadar doğru harcıyorum? neler yapıyorum? yapmak istediklerimin neresindeyim? daha da önemlisi ne yapmak istiyorum? bu ve bunun gibi sorular dönüp duruyor beynimde. herneyse bu sorular, başka bir yazının konusu olabilecek nitelikte.

"Türkiye'de Gençlik Miti-1980 sonrası Türkiye Gençliği" isimli bir kitap okuyorum. Türkiye'de 1980 sonrası gençliği yerden yere vurmadan, küçümseden eleştiren, anlamaya çalışan bir kitap. bu durumdan pek hoşnut olmasam da 80 sonrası kuşağa dahilim ben de. o nedenle daha da ilgimi çeken bir kitap.

bugün odada tüm dikkatimi bu kitaba yoğunlaştırmaya çalışırken, içeriden gelen televizyon sesi tüm dikkatimi dağıttı. 5 yaşındaki oğlu ile taliban'a katılan bir babadan bahsediyordu, çocuğun cihat çağrısı yaptığı belirtiliyordu. akıl fikir diliyorum o babaya!
sen ne yaparsan yap da o çocuğun günahı ne?
o çocuk daha cihat kelimesinin anlamını bile bilmiyor.
elinde oyuncakları olması gerekirken, nereden çıktı o "kara kuru silah"!
kulağımda birden Altan Erkekli'nin sesi çınladı. "Bana bir şeyhler oluyor" isimli oyundan bir replik.Erkekli'nin "Ama yapmayın, o daha bir çocuk dedi Tanrı"* diyen kırılgan, ağlamaklı sesi...
ne yazık, anne babamızı seçemiyoruz işte.

ardından başka bir haber daha.
geçenlerde bursa'da cinnet getirip iş arkadaşlarını vuran polis memurundan bahsediyor. habere göre bu polis memuruna askerdeyken yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle silah verilmemiş. ama adam, sonra polis olup silah alabiliyor eline.
nasıl oluyor acaba? bunu sorgulayacak kimse var mı bu ülkede?

yok bence, varsa da değiştirmeyecek hiçbirşeyi
çünkü bu ülkede sorular sadece sorulur, birçoğu yanıtsız bırakılır.
çekilen acılar kalır sadece bu ülkede.

birazdan uykuya dalmak için yatacağım.
ama uyku tutmayacak. yarın yine aynı dünyaya uyanacağımı bilmek kaçırıyor uykularımı.
şiir yazacağım.hikaye yazacağım. olmayacak. hepsi sadece kelimelerde kalacak.
sevgilim, resim yapacak. en çok yeşil rengi kullanacak resimlerinde. çünkü yeşil, barışın rengidir diyecek. siyahı daha çok sevmeme rağmen, seveceğim o resimleri. barışı sevdiğim gibi.

birileri barış ve özgürlük şarkıları söyleyecek. birileri her yerde barıştan bahsedecek. yine de yetmeyecek.
daha çok acı çekilecek. acıların sonu gelmeyecek. barışa kapatılacak kulaklar...barış sözcüğü silinecek sözlüklerden. daha fazla şiddet aşılanacak. ne kadar şiddet gösterirsen, o kadar var olduğun sanılacak. şimdi olduğu gibi...

başka bir dünyanın mümkün olduğunu bilirken, nasıl katlanacağız?

*"Bana Bir Şeyhler Oluyor" isimli oyundan, bahsettiğim repliğin geçtiği kısmın videosunu izlemek için tıklayabilirsiniz.

2 yorum:

Büşra Bayram dedi ki...

maalesef başka dünya yyok :/

kağıt faresi dedi ki...

başka bir dünya elbette yok ama bu dünyayı daha yaşanabilir kılmak, insanların elinde. ama ne yazık ki bu umuda, inanca sahip değil kimse. birarada yaşamak, farklı olana saygı duymak zor geliyor.şiddet, kan, acı diye tutturmuş gidiyoruz.