20 Kasım 2010 Cumartesi

tanrı, beni yazı yazamamakla cezalandırıyor

sağ elimin kemikleri sızlıyor günlerdir. öyle böyle bir sızı değil, aniden geliyor, titriyor elim. bıçak saplanıyor sanki.

tanrı, beni yazı yazamamakla cezalandırıyor.
bir tek bundan korkuyorum.
bir gün yazacak birşeylerimin olmamasından korkuyorum.
kelimelerimin tükenmesinden.

susuyorum, konuşmuyorum, sağlığım izin verdiği zamanlarda yazmaya çalışıyorum sadece.
evim diyemediğim bu dört duvarın içinde tavana bakarak geçiriyorum günlerimi. zaten günler de çok hızlı geçiyor, sağolsunlar...
telefon ara sıra çalıyor ama cevap vermiyorum. kapı , çalmıyor bile.
tavana bakmadığım anlar ise, yalnızlık mı daha kötü kimsesizlik mi diye düşünerek geçiyor. yoksa aslında ikisi de aynı mı?
karar veremiyorum.

dönüp arkama bakıyorum.
hayatım yarım kalmışlıklar toplamı...
hepsini biraraya getirsem yine de bir bütün etmiyor.
nereden başlasam toparlamaya, onu da bilemiyorum.

heryer karmakarışık...
yarım bırakılmış şiirler... bir iki satır yazılıp bir kenara atılmış defterler...
okunmayı bekleyen kitaplar...
tab ettirilmeyi bekleyen makaralarca film...
hepsi bir kenarda "doğru zaman"ın gelmesini bekliyor.

o "doğru zaman" ne zaman gelecek acaba?
boşa geçiyor bu günler...
bir gün, zamanım kalmadığında, ne yapacağım?

Hiç yorum yok: