28 Kasım 2010 Pazar

bir kahraman daha karıştı sonsuzluğa

ortaokul birinci sınıftaydım sanırım. oturduğumuz binanın alt katındaki dükkanı kiraya vermişti dedem. beyaz saçlı, uzun boylu pek konuşmayan bir adam. özkan amca...
özkan amca, pek konuşmazdı, daha çok düşünürdü, hep düşünceli görünürdü, içine kapanıktı. 50'li yaşlarının başında olmasına rağmen elleri titrerdi.

çünkü çok yanıyordu canı. 17 yaşındaki oğlu, intihar etmişti evlerinin bodrumunda. üstelik oğlunu tavanda sallanırken özkan amca bulmuştu. az konuşmasının, sürekli düşünceli görünmesinin ve ellerinin titremesinin nedeni buydu.

belki de bu yüzden bu kadar seviyordu çocukları? belki de bu yüzden her sabah okula gitmek için servis beklerken, benimle sohbet ediyordu? bu yüzdendi işte bana bakarken hüzünlü bakışı.
pek gelen giden olmazdı dükkana, ama özkan amca orada mutlu görünüyordu, oyalanacak birşeyleri vardı en azından.

manav dükkanı vardı özkan amca'nın. meyva yemeyi o zamanlar da sevmezdim ben. öğlenleri giderdim okula. servisin gelmesine 10 dakika kala inerdim manavın önüne. özkan amca, beni içeri çağırırdı. dışarıda, soğukta beklemeyeyim diye.

girerdim içeri. özkan amca, her gün bir meyva verirdi, okulda yemem için. mevsimin en güzel meyvasından verirdi.meyvaların ne kadar yararlı olduklarından bahsederdi.
ona meyva yemeyi sevmediğini söyleyemezdim, sessizce verdiği meyvayı alır, çantama koyardım.

okula gittiğimde, zaten meyva yemeyi sevmediğim için hiç aklıma gelmezdi çantamda olduğu.
zaten o zamanlar elma dışında muz, mandalina, kivi gibi meyvalar çok pahalıydı. ve okulda bunları yemek çok ayıp sayılırdı.

neyse işte...öyle böyle geçti zaman. özkan amca, her gün meyva verdi bana, bazen ben istemediğimi söylesem de dinlemedi, ısrarla koydu çantama. her akşam eve döndüğümde çantamda ezilmiş meyvaları çıkarırdı annem.

geçti zaman. özkan amca 6 ay sonra kapadı manav dükkanını.. kendine başka bir meşgale bulmaya çalıştı. çok üzülmüştüm onun gidişine, sessizdi ama orada olduğunu bilmek başba bir güven veriyordu insana.

sonra bizim mahalleden de taşındı özkan amcalar...
sanırım ortaokul yıllarımdan beri görmedim özkan amcayı.
ara sıra eşiyle karşılaşırdım, özkan amcaya selamlarımı iletirdim.

geçen gün annem özkan amcanın vefat ettiğini söyledi.
hem de kişiliğine yakışır biçimde sessiz sessiz veda ettiğini...
birşey koptu içimden.
çocukluğuma dair anılarımdaki kahramanlardan biri de karışmıştı sonsuzluğa.
sırada kim var diye düşünmek istemiyorum
ölüm giderek yaklaşıyor

ben gerçekten büyüyor muyum?

Hiç yorum yok: