12 Mayıs 2009 Salı

nereden çıktı bu "kocaman saat"

oldum olası zamanla ilgili problemlerim olmuştur. bu yüzden de saat kullanmayı pek sevmem. ne kol saati takarım ne de masamda, odamda saat bulundururum. bir tek cep telefonumun saatine bakarım o da mecburen. insanoğlu sürekli bir yerden bir yere koşturuyor ne yazık ki. ne geç kalmayı ne beklemeyi.ikisini de sevmem.
bugün okula gitmek için çıktım evden. gece bir türlü uyuyamadığım için sabah da uyanmam bir hayli zor oldu ve kaçırdım boğaz vapurunu. derse tam zamanında yetişebilmek için ilk gelen otobüse kalabalık olduğunu umursamadan attım kendimi. tüm yol boyunca otobüste içten içe derse yetişme planları yaptım (pek parlak bir öğrenci değilim ama niyete önem veririm, derse girmeye karar verdiysem mutlaka yetişmeliyim) muhtemelen vapurun kalkış saatine 1 dakika kala otobüsten ineceğimi hesap ettikten sonra iner inmez koşar adım iskeleye gitmeye karar verdim. bir aksilik çıkma olasılığını düşündüm. en kötüsü bir tanıdığımla karşılaşabilirdim ona da derdimi hemen anlatır ya da görmezden gelip koşarım diye sıraladım çözüm yollarını.
hayat işte, karşımıza ne zaman ne çıkacağını bilmiyoruz
20 dakikalık bir otobüs yolculuğundan sonra otobüsten indim inmesine ve tüm planlarım suya düştü. kaldırıma ayağımı basıp da 3-4 adım attıktan sonra aniden durdum. donup kaldım adeta.
karşımda "gördüğüme" inanamadım.
Üsküdar'da Eminönü vapur İskelesi'nin olduğu yerdeki büfelerden birinin yanına kocaman bir saat koymuşlardı.
sanki zamanla bir türlü anlaşamadığımı gözüme sokmak isteyen birileri bunu planlamış gibi hissettim (tabi son derece şüpheci bir yaklaşımdı)
bu şaşkınlıkla vapuru da kaçırdım
derse de geç kaldım.
üstelik tüm hevesim uçtu gitti.

yoruldum.
zamandan,
mekandan,
her şeyden.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

günaydın.güzeldi yazın.

kağıt faresi dedi ki...

sana da günaydın Dolunay, çok teşekkür ederim