24 Eylül 2011 Cumartesi

rüzgar biraz dursa artık!


sonbahar yavaş yavaş hissetirmeye başladı kendini. artık rüzgar karıştırıyor saçlarımı. saçlarımla birlikte sanki herşey... neyse!

zor zamanlar işte... belirsizliğin insanın nefesini kestiği zamanlar. uzun uzun susmalar... çaresiz bir biçimde eli kolu bağlı oturmalar... yanında olmak isterken, seni olduğun yere çivileyen aptalca sorumluluklar...

belki de en zoru, çaresiz olduğunuz bir anda birine umut vermeye çalışmak... içinizde fırtınalar koparken, sakin kalmaya çalışmak en zoru. gözleriniz yırtılana kadar ağlamak isterken, herşey normalmiş gibi davranmaya çalışmak. sizi içine çeken o karanlık boşluğu göstermemek karşınızdakine. zor işler bunlar...

hani ortaokulda sınıf arkadaşlarımızı daha iyi tanımak için doldurttuğumuz anket defterlerinde "nasıl bir süpergücün olsun isterdin" gibi bir soru olurdu ya, işte ben o zamanlar verecek cevap bulamazdım. şimdi, neredeyse 13 yıl geçmişken üzerinden, buluyorum yanıtı. süper bir gücüm olsa, zamanı kontrol etmek isterdim ben. öyle geçmişe geri dönmek ya da geleceğe gidip neler olacağını görmek değil. zamanın dengesizliğini kontrol etmek isterdim. bazen yavaş, bazen hızlı geçsin diye.

şimdi tam da şu anda en ihtiyacım olan şey bu belki de.
biraz yavaş geçse zaman. rüzgar dağıtmasa etrafı!

olmaz mı?

Hiç yorum yok: