29 Ağustos 2011 Pazartesi

yazın en güzel zamanları...eylül ve sakinleşen sokaklar...

yazlıktayım. ailemin yanında. gelmemek için bin türlü bahane ürettim. yola çıkmak istemedim. sanırım hayatımda ilk kez istanbul'dan ayrılmak istemedim. bir bakıma haklıydım ama neyse.

beni görmeyi dört gözle bekleyen annemi hayalkırıklığına uğratmadım ve düştüm yola.

2 gündür burada hiç olmadığım kadar huzurluyum. sabah erken kalkıyorum. temiz havayı bol bol içime çekiyorum. 26 yaşımdan sonra bisiklete binmeye heves ettim. küçükken -bisikletim varken- hiç hevesim yoktu. benden çok arkadaşlarım binerdi bisiklete.

şimdi ise annemin pazara gittiğinde poşetlerini taşıması için aldığı bisikletle idare ediyorum. takıyorum kulaklığımı, 1 saat bisiklete biniyorum. sahilde mola veriyorum, biraz kumda yürüyorum, denize sokuyorum ayaklarımı. dinlendikten sonra eve geri dönüyorum. henüz denize giremedim, çok rüzgar var.

20 yıldır gezdiğim bu sokakları, şimdi bisikletle gezmek ne güzelmiş.

buraya her geldiğimde çocukluk anılarım gün yüzüne çıkıyor. her sene, siteye yeni inşa edilen evleri, yeni taşınan insanları gördükçe şaşırıyorum. 7 yaşımda, ilk kez buraya geldiğimdeki halini hatırlıyorum. koskoca sitede inşaatı bitmiş 3 ev... 2 aile... 4 çocuk... güzel zamanlardı...

komşularımızın yaşlandığını gördükçe, büyüdüğümü hatırlamak pek hoş olmasa da, seviyorum burayı. dahası buradaki anılarımı...

çocukluğumu birlikte geçirdiğim arkadaşlarımla karşılaşıyorum. istanbul'da görüşemediğim arkadaşlarımla. hepimiz büyümüşüz, hayat hepimizi başka yollara sokmuş. herkes işinde gücünde...anılardan bahsediyoruz hatırladığımız kadarıyla. komik geliyor şimdi o zamanlar. birlikte gülüyoruz, tıpkı o eski günlerdeki gibi.

bugünlerde hava burada rüzgarlı..daha önceki yazılarımdan birinde bahsettiğim gibi, evdeki pikeler yetmiyor gece ısıtmaya. çocukluğumdaki gibi biz de pikenin üstüne havlu örtüp yatıyoruz geceleri. yürüyüşe çıktığımızda şortun üstüne hırka giyiyoruz, ayağımızda spor ayakkabı ve çorap.

rüzgardan sahilde oturmak zorlaşıyor, saçlarımıza yapışıyor kumlar.
olsun, eskiden de böyle olurdu.

yazın en güzel zamanları geldi işte...eylül...sakinleşen sokaklar...rüzgar...belki yağmur...


1 yorum:

derindenizbaligi dedi ki...

sonbahar özellikle de eylül ayı en sevdiğimdir. hele Ankara'ya öyle yakışır ki sonbahar güneşi.
ben de bisiklete binemiyorum hala =(
oysa kendimi İstanbul'da, Burgazada'da ya da Heybeliada'da, uzun, uçuş uçuş etekli bir elbiseyle bisiklete binerken hayal etmeyi pek çok seviyorum.