24 Nisan 2009 Cuma

ağıt...

sol yanımda hissettiğim boşluk gittikçe büyüyor ama acıtmıyor artık.
belki de ben farkında değilim acının, bilmiyorum.
uyumuyorum.
hep aynı şarkı sözleri çalınıyor kulağıma.
hep aynı şiirleri okuyorum.
güneş yine yüzünü göstermeye başladı İstanbul'a...umurumda değil.
panjurları kapalı evimde oturuyorum ben.daha ne kadar kalacağım bu karanlıkta?
dışarıda bensiz akıp giden bir hayat var,biliyorum.
ama ben karışamıyorum o kalabalıklara.
karışmayacağım da.
yitirdiğim bir düşün yasını tutuyorum.dilimde sözlerini tam olarak anlayamadığım Kürtçe bir ağıt...
suskunluk her zaman birşeyler anlatmaz ki insana.
suskunluk, bazen sadece suskunluktur.
tükenişidir söylenmesi gereken her şeyin.
belki de bizim tükenişimizin...
susarken neleri yitirdiğimizin hesabını yapmanın bir anlamı da kalmadı bu saatten sonra...


sustuk.
yittik.
bittik.




"içimin ölen yüzü"ne...

4 yorum:

y. dedi ki...

içimde çırpınan dalganın var ettiği kıyıda
gömdüm onu
aşkla." der Bejan...
İçindeki bütün bu acının bir geçme zamanı var,bunu yaşayacaksın ,hiç kaçışı olmayan bişey bu,toplan kendine gel demekle geçmeyecek bişey.Umarım bir an önce geçer ve sen de kendi igne deliğini geçmeyi başarmış olursun ,daha zamanı var ama geçecek.

kağıt faresi dedi ki...

iyi dileğin için teşekkür ederim.
evet herşeyin bir zamanı derler de zor gelir inanması.ama öyledir işte, olmayınca olmuyor.
"Etekleri buz tutmuş
O mutsuz kraliçe
Artık inanmıyor
Gözün büyüsüne"
ve...."Bir ses bekliyor ısrarla
İnce parmaklı tütün kokusundan"

ses dedi ki...

erisin buz,aksın nehir boyunca,
olunca su, ulaşır ıslak her parçacığa, göze de,
göz olur,
görür gördüğünü,
ve yarım yarım olur,
isteme ve bekleme, yola çık
düşürme tutarsan

_zAhİr_ dedi ki...

"dışarıda bensiz akıp giden bir hayat var,biliyorum."