20 Mart 2009 Cuma

karışık.karmaşık.karmakarışık.

oysa güzel uyanmıştım güne.
ama şimdi?

dün geceki uykusuzluğum yüzünden bu sabah uyanmak zor oldu, biraz gecikmeli de olsa çıktım evden okula doğru. doğru düzgün derse girmeden geçirdiğim 5 yılın ardından 1 yıl çalıştıktan sonra, deliler gibi okulumu özleyip tekrar öğrenci olmak için elimden gelen herşeyi yaptım.başladı yine öğrencilik ve avarelik günlerim:) bu yüzden kaçırmıyorum dersleri belki de henüz yeni başladığım için.bir hevestir gidiyor.

sokağa ilk adım attığımda keskin bir soğuk çarptı yüzüme. bu kadar olması normaldi heleki dünden sonra. ama güneş de yüzünü gösteriyordu yavaş yavaş. gülümsedim.
tutuktu güneş.belki korkuyordu.ama yine de gösteriyordu yüzünü biz insanlara.
karar veremedim.
bahar geldi mi yoksa biraz daha beklemek zorunda mıyız bilemeden, ısınalım istedim.
güneş yavaşça okşasın yanağımızı.

bindim vapura. gündü,güneşti,güzeldi.İstanbul güzelleşmişti bugün. ama ben yine de o şehri özledim, o uzak şehri, Diyarbakır'ı. gidip de dönemediğim, hep bir parçamı bıraktığım o şehri.
acaba oraya da bahar gelmiş midir?
düşlerimin şehrinde de güneş ısıtıyor mudur insanları?

okuldan sonra yürüdüm biraz.sahilde dolaştım tek başıma. deniz kokusunu içime çektim sanki ilk kez sahile gelmişim gibi.
sonra İstikal'e, sinemaya gittim tek başıma. hayatımda 2.kez tek başıma bir filme gittim.
14.15 matinesi.
koskoca salonda bir tek ben vardım
tek başıma izledim filmi
ilginçti:)

sinema çıkışı bir kahve ısmarladım kendime. şöyle bol köpüklü.

bugün hiçbirşey canımı sıkamaz sanmıştım.
bugün hava güzeldi ve bugünden sonra hep böyle olacak sandım.
yanılmışım.

oysa güzel uyanmıştım güne.
onca yokluğa, yoksunluğa rağmen.
güzel uyanmıştım.


sandığım gibi olmadı.
güzel başladı ama kötü bitiyor bu gün.
çünkü "ölüm"ü hatırlattılar. oysa unutmuştum.unuttuğumu sanmıştım.
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak buna mı denir?
2 yıl öncesine gittim. o güne..acısı hiç dinmeyecek o yaranın açıldığı o yaz gününe

hangi zamandayım şimdi?
hangi yıldayız? geride mi kaldım yine?

sıkışıp kaldım bir yerde.arada derede bir yerde.
zihnimde yarattığım felaket senaryolarından biri gerçeğe döndü işte.
en büyük düşmanım -şüphelerim- çoktan uyanıp sırıttı yüzüme.
"ben demiştim böyle olacağını" diyip duruyor içimdeki seslerden biri.
bir diğeri -ki en bencil olan ses- "şimdi sen ne yapacaksın? boşver diğerlerini.kendini düşün" diyerek kemirip duruyor beynimi.


sussak...biraz sessiz kalsak.


oysa güzel uyanmıştım güne.




"İş ki çıksın bir habercik getirsin biri ondan bana, tellal
çıksın biri ondan bana bir şeyler desin iş ki,
söyle, verdim canımı ona gitti, telal,
verdim ona gitti"

1 yorum:

Uzağa Giden Kadın dedi ki...

Günaydın...

Mevlana nasıl arar değil mi Şemsi Tellal diyerek..............

Haber gelir bekle.............