28 Şubat 2009 Cumartesi

bugün günlerden cumartesi...

yine aynı kabustan uyandı güne.
perdenin aralığından içeriye sızan güneşe bakılırsa hava düne göre daha iyiydi sanki. en azından öyle olmasını umdu.
bir an önce yataktan çıkmalıydı. yoksa bütün günü yatakta geçirirdi ki bu da asla istemeyeceği birşeydi.
günlerden cumartesiydi.
en sevdiği gün...sokaklar insanlarla dolup taşardı cumartesileri. yorgun geçen bir haftanın ardından eğlenilirdi. biraz müzik, biraz alkol, bir kaç dost...sokaklar...
apar topar çıktı yataktan.saate baktı, 11'di. henüz erkendi. hazırlanmak için zamanı vardı.
önce demli bir çay içmeliydi. kahvaltı etmese de olurdu, zaten günlerdir midesine doğru düzgün birşey girmemiş, nadiren acıktığından da geçiştirmişti.buna rağmen ayılmak için mutlaka kahve yada çay içmeliydi. çay içmeye karar verdi. özlemişti Diyarbakır'dan getirdiği kaçak çayın sert tadını.
çay demlenirken televizyona göz attı biraz, saçma sapan programlar vardı.
kapadı televizyonu.müzik dinlese daha iyi olacaktı.
kocaman kupasında sıcacık ve demli çayı...kulağında sevdiği ezgiler...günlerden cumartesi..
güneşli olmasa da dünlere göre daha açık bir hava...
ne bozabilirdi ki keyfini?
akşam ne yapabileceğini düşünmeye başladı.
nereye gitse, kimi arasaydı?
cep telefonunu eline alıp rehbere göz gezdirdi. ne kadar çok arkadaşı vardı!
ama herkesin kendine göre bir hayatı vardı. kimse, kendi gibi değildi.
işsiz, çaresiz...
çok arkadaşı olmasına vardı ama yalnızdı aslında, kimsesizdi.
içine bir sancı saplandı.
tüm neşesi bir anda sönüp gitti.
evet, sokağa çıkacaktı yine.
her cumartesi yaptığı gibi.
tek başına.
vuracaktı kendini yollara.
belki bir kaç arkadaşıyla görüşecekti bir kaç saatliğine.
ama o kadardı sadece.
anlatamayacaktı asıl derdini. onlar da anlamayacaklardı zaten.

günlerden cumartesiymiş.
ne farkı var ki dünden?

Hiç yorum yok: