bugün 19 Ocak...
o kara gün...ne de çabuk geçti koskoca 2 yıl?
2 yıl öncesinin o öğleden sonrasını hatırlamak istemezdim ama hiç çıkmıyor aklımdan.
yine orada olacağız bugün. 2 yıl önce bizi bırakıp gittiğin yerde...
geçen yıl gibi bugün de aynı yerdeyiz...
Agos'un önünde...
"bir travmam var kenarı hâreli
yine hâreli geçti yine zulüm beni"
ne değişti o günden bugüne. soruyoruz hep ama bir türlü yanıt alamıyoruz.
susmak istemiyoruz artık.
bu kez susmak istemiyoruz.
çünkü içimiz en çok Ocak ayının donduran ayazında yanıyor.
sığamıyoruz evlere,sınıflara, iş yerlerine...
"yattım yere bakıyorum toprağın hisli eşitliğine
sular sınırları pasaportsuz geçer
asıl azınlık yerkürenin kendisidir
tek millet, gökyüzüdür ölürken yürekli düşünüldüğünde"
Ararat ve Fırat da üşüyor bizimle birlikte...
"affet! yoksulduk, ezilmiştik; aval aval seyrettik mülk talan kavgasını
kan revan içinde söktüğümüz hayatlar, sözde şanlar sundu bizlere
korkumuz kutsaldı gölgemizden, gönüllü kurşun olduk düş kırımında
sesimizi linç tutup, kazıdık vicdanı, altın ve gümüş kakmalı hançerlerle"
ne yazık ki kimse masum kalamayacak bu ülkede...
"son pankart sokakta gerili birazdan polis kesip atacak
hepimizin ölümü en küçüğümüzün elinden olacak! "
iki kalp iki zehir işte... senin dediğin gibi iki yakın halk, iki uzak komşu hatta.
susarak anlamaya çalışıyoruz birbirimizin dilini
"aslında ne türk’üz, ne kürd’üz, ne ermeni’yiz
öyle bir “baba”mız var ki hrant, hepimiz yetimiz!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder