25 Ekim 2011 Salı

sen ve öteki

günlerdir boğazımda koca bir yumruyla yaşıyorum. bununla yaşamak çok ama çok zor. yapacak pek birşey de yok şimdilik. ne zaman diner acım, bilmiyorum. ama bildiğim bir şey var ki elim kolum bağlı oturmak delirtiyor insanı. ufak da olsa bir şeyler yapmak yetmiyor... yetmeyecek de.

hayretle izliyorum olan biteni. kendilerini insan olarak tanımlayan varlıkların çirkinleşmekte ne kadar ileriye gidebildiklerine şaşırıyorum. utanıyorum. daha ne kadar alçalabilirler?

bir insanı etnik kimliği nedeniyle aşağılamak, ayrımcılığa tabi tutmak daha da kötüsü soykırım olmasını dileyecek kadar gözünü karartmak, bu kadar canileşmek nasıl olabiliyor? gerçekten anlamıyorum. anlamak da istemiyorum asla.

insana değer vermeyi ne zaman öğreneceğiz acaba? bu nefret, kin kime ne kazandıracak? insana, dinini, cinsiyetini, etnik kimliğini önemsemeden, yalnızca insan olduğu için değer vermek neden bu kadar zor? bu topraklar ne zaman kana doyacak? depremde insanların hayatını kaybetmesi de bir tür cinayet değil mi?

son ve belki de en önemli soru... devlet, ne zaman hesap verecek?

2 yorum:

Gökçe dedi ki...

biz de bi gün birbirimizi sevmeyi öğrenicez diye umuyorum. her ne kadar herşey gün geçtikçe kötüye gider görünse de. herhalde bunu bi dibi vardır. umarım vardır...

bırtutamkekik dedi ki...

acıların hiç yaşanmadığı bir güne uyanabilecekmiyiz acaba:(
umuyorum...
ve ümidimi kaybetmek istemiyorum...
acı...
çok acı...