7 Şubat 2010 Pazar

İstanbul yalan söylüyor

bir pazar günü mezar soğukluğundaki yatağından çıkıp hayata karışmaya karar verdi Marea.
zamanıydı artık.
onsuz akıp giden hayatın karşısına çıkmalıydı. dimdik...inatla...
"ben de buradayım, ben de yaşıyorum. sen varlığımı kabullenmesen de" diye haykıracaktı.
günlerdir açmadığı perdelerini araladı.
yağmur yağıyordu İstanbul'da. gri bir hava.
içi sıkılıyordu.
şimdi çıksa dışarı? kaybettiği birşeyleri arasa sokaklarda? ne olduğunu bilmediği birşeyleri arasa? olur muydu?
yağmur damlaları ıslatsa saçlarını...siyah eteği çamur olsa...aklı başına gelir miydi?
denemekte yarar vardı.

çıktı sokağa Marea. şapkasız...şemsiyesiz.
vurdu kendini yollara...durdu dinlendi kaldırımlarda.
saç diplerine kadar ıslandı. sırılsıklam oldu.
temizlendi ruhu. ya da o temizlendiğini varsaydı. öylesi işine geldi.

tek kelime etmedi.
dinledi sadece. İstanbul'u dinledi. İstanbul'un yalanlarını dinledi.
Bir kez daha mı inanacaktı bu yalancı şehre?

Hiç yorum yok: