3 Nisan 2009 Cuma

bir ses...bir söz...

"...adımı öyle bir söylerdi ki, adım olmasa yaşayamam sanırdım. sanki başka bir dünyadan seslenirdi bana"

derinlerden gelirdi sesi. hüzünlü ve kırgın. belki de yorgun sesi...
düşünerek tane tane konuşurdu. onu dinlemek, uzaklara gitmekti benim için.
söylediği her sözü belleğime kazırdım. anlamlı yada anlamsız olmasını umursamadan.
ağzından çıkan her harfe değer verir, pamuklara sarar, saklardım hafıza sandıklarımdan birinde.
yalnız kaldığım zamanlarda sesi kulaklarımda yankılanırdı.
susardım.
hep dinlerdim.
hep konuşsun isterdim.
yanımda olmadığı zamanlarda bile.




bazen de konuşmazdı. susardı.
ben konuşmaya çalışırdım o anlarda.korkardım suskunluğundan. sesini duymadığım zamanlar hayat bitiyor sanardım.
oysa korkacak birşey yoktu.

derin derin bakardı gözlerime. ben gözlerimi kaçırırdım.

yüzümde kocaman bir gülümseme belirirdi. bir yanı kırık...
bana bakınca öyle derin derin, dalınca gözlerime, gülümseyince dolu dolu...
öleceğimi sanırdım.
o kadar mutlu olurdum ki.
"şu an hayat bitse, mutlu ölsem...
hayata dair gördüğüm son şey gözlerin olsa.
hissettiğim tek şey bana verdiğin mutluluk olsa..."
diye geçirirdim aklımdan....



şimdiyse sonsuz bir sessizlik...
ve bir o kadar da kimsesizlik...



"yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!"

Hiç yorum yok: