12 Ocak 2009 Pazartesi

ben bir zamanlar Ayça idim...

"sen benim Diego Rivera'msın
yıldızlarsın sen ay ve bulutlar
haberlerdeki f16'lar
kırmızı yatağımdaki o koca bedensin.
çekmecemdeki son sigara
beni sarmalayan o koca kadife yeşil ceketsin.
bir kuş misali uçarak gitmek istediğim adamsın.
İransın, Suriyesin.
Habur'da nöbet tutan askercik.
Mezapotamya'daki en vahşi kıpkırmızı gelincik.
üzerine yattığım uçsuz bucaksız boz bir vadisin.
Marlon ve Brando'msun.
küvetimde yatan şişman bir melek.
sevincim acılarım tüm arzularım.
tiyatrodaki, İstiklal Caddesindeki eşim.
Gabriel Garcia Marquez'in son mektubusun.
ve ben de o Zorba'daki her tarafından şehvet fışkıran o şişman kadınım.

kim uçurdu acaba kafamı
ben kafam olmadan da yaşarım.
çünkü elim kolum bacaklarım var sana ulaşmak için
ve birde bir el bombası gibi fırlatıp tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak bi kalbim.. "




ben bir zamanlar Ayça idim.
gittim.
Ayça gibi...
gittim gitmesine ama
dönemedim gittiğim yerlerden...
aslında döndüm
ama buraya, bu kirli şehre her geri dönüşümde daha da
eksildim.
o uzak ama
sıcak şehirlerde kendime ait birşeyler buldum
ve her seferinde bir yarımı bıraktım oralarda...


şimdi kim toplar parçalarımı
kim bir araya getirir tüm ben'leri...



vakit gerek
yada sabır
belki de güç...


hadi bil bakalım hangisi?

Hiç yorum yok: